TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Bundan tam 3 yıl önce Adana Pozantı Cezaevindeki M Tipi Çocuk Cezaevinde 7 çocuğun yaşadığı tecavüz, taciz ve işkence skandalını ortaya çıkmış, Partimizin hazırladığı raporun ardından Pozantı Cezaevi kapatılmış ve mağdur çocuklar Sincan’a nakledilmişti. Aradan 3 yıl gibi bir süre geçtikten sonra, taciz ve tecavüz ettiği ortaya çıkan zanlılar hakkında açılan davada takipsizlik kararı verildi ve adeta bu olayın üstü örtülemek istendi.
CHP Cezaevi Komisyonun 01.03.2012 tarihinde Pozantı Kampının zulüm tarihini yazdıkları raporda; “Adalet Bakanlığı ve hükümet, Pozantı’da yaşananları unutturmak ve yok saymak için çaba harcamaktadır. Pozantı Cezaevi’ni kapatarak ve çocuklara başka yerlere göndererek, tanıkları ve kanıtları ortadan kaldırmanın mücadelesini veriyor. Plan çok basit: cezaevi boşaltılarak kanıtlar yok edilecek. Çocuklar nakledilerek tanıklar yok edilecek. Böylelikle olay unutulmaya terk edilecek.” denilmişti. CHP Cezaevi Komisyonunun bu raporunun ve yaşananların üstünden 3 yıl gibi bir süre geçtikten sonra suçlular aklandı ve davalarda takipsizlik kararı verilerek vicdanlar bir kez daha yaralanmıştır. Bu tam anlamıyla bir cezasızlık politikasıdır ve suçu meşrulaştırmaktan başka bir anlamı da yoktur.
Yine, geçtiğimiz günlerde basında yer alan haberlere göre; Şakran Çocuk Cezaevinde Kurum Müdürü Hamit Karslıoğlu’nun imzasının yer aldığı ve 2 Aralık 2014 tarihli “Görev Taksim” başlığını taşıyan kurum içi yazışmada, cezaevinde çocuk mahkûmların birbirlerine işkence yaptıkları, zayıf çocukların büyüklerce cinsel istismara uğradığı, bu suçlardan ötürü cezaevine düşenlerin de içeride küçüklere tecavüz ettikleri ve bunu topluca yaptıkları ileri sürülmüştür. Bu yazışmalarda; zayıf çocukların cinsel istismara uğradıkları, cinsel eğilimleri yüzünden kurumda olan çocukların bu arayışlarını ceza infaz kurumunda da sürdürdükleri, diğer zayıf çocuklara tecavüz ettikleri, hatta bunu grup olarak yaşadıkları, ayrıca, kurumda görevli infaz ve koruma memurlarının denetimsiz kaldığı, yetki ve sorumluluklarını aşarak yanlış kararlar icra ettikleri, koğuş nöbetçilerinin kurum kapılarında x-ray cihazını kullandığı, kullanımı çocuklarca yasak olan emtianın geçmesine neden oldukları ifade edilmiştir. Bu olaylar da göstermektedir ki; çocuk cezaevleri artık birer ıslah merkezleri değil, çocuklar için işkence mekanlarıdır.
Cezaevinde bulunan çocuk sayısı her gün değişmekle birlikte ülkemizde 2 bine yakın çocuk cezaevindedir ve 1 yıl içerisinde cezaevine girip çıkan çocuk sayısı 10 bini bulmaktadır. Bu rakamlarla birlikte değerlendirildiğinde cezaevlerinde çocuklara yönelik cinsel istismar ve tecavüz olaylarının artıyor oluşu son derece kaygı vericidir. Kaldı ki, çocuklar yaşadıklarını içinde bulundukları baskı ve korku ortamı nedeniyle anlatmaya cesaret edememekte ve bu şiddeti uzun süre sessiz bir şekilde, çaresizce yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Kötü muamele, cinsel taciz ve tecavüz gibi durumlarla karşı karşıya kalan çocuklar cezaevinden çıktıktan sonra psikolojik travma yaşamakta, birçoğu cezaevinden sonra normal hayatına dönememekte ve takip edildiklerini sandıkları için evden-mahalleden dışarıya çıkamamaktadırlar.
Pozantı, Şakran ve benzeri örneklere her geçen gün bir yenisinin eklendiği ülkemizde bir an önce çocuk cezaevlerinde çocuklarımızın maruz kaldıkları işkence ve cinsel istismar olayları tüm boyutları ile araştırılmalı ve açığa çıkarılmalıdır. Bu nedenle; başta Pozantı ve Şakran olmak üzere çocuk cezaevlerinde yaşanan şiddet, cinsel taciz, tecavüz gibi olayların araştırılması, sorumluların açığa çıkartılması, hak ihlallerinin önlenmesi, tespit edilmesi ve bu ihlallerin bir daha tekrarlanmaması için önlem alınması amacıyla TBMM içtüzüğünün 104 ve 105.maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla,
Muharrem Işık Nurettin Demir Veli Ağbaba Özgür Özel
Erzincan Milletvekili Muğla Milletvekili Malatya Milletvekili Manisa Milletvekili